250 numaralı kocaeli otobüslerine binebilirsin. (ekspres hat ve ilk durağı gebze diye biliyorum.)

SOkakta mi kalayim yardim edin suserlar.

Cevap verilmiş, niye sokakta kalasın?

Benim de bildiğim iç hatlar gelen yolcu kapılarının çıkışında otobüsler var. Bursa'ya, Kocaeli'ne falan giden. Onlardan birine binip gidebilirsiniz. Zaten Gebze epey yakın SAW'a.

Ikea gibi yerlerde ekonomik kuş tüyü yorganlar var. Gayet hafif ve istediğin sıcaklık derecesine çeşitleri var.

Ben sıcak tutan bir şey istemiştim. Kışın en soğuk havada bile don atlet yatıyorum.

Kuş tüyü +1. Ikea ve English Home'da çeşit bulabilirsiniz. Gittigidiyor'dan da araştırabilirsiniz, şimdi yaz diye indirime girmiştir kesin:)

Yukarıdaki 2 arkadaşın kuş tüyü diye bahsettiği zavallı kazların canlı canlı yolunduğu yorgan yastık yapıldığı tüyler sakın almayın

Şu videoya 2sn bakıp kapatan zaten almaz aldırmaz

youtu.be

Yün yorgan en sağlıklısı gramajı azalttırıp kullanmayı dene olmadı pamuk yorgan alırsın

en sağlıklısı yün yorgan.
ben 2014den beri bunu kullanıyorum. üstelik yazlık ve nemli yerde yaşıyorum, ısınmak için sadece klima var. bu yüzden kislar dondurucu soğuk geçiyor. çok ama çok memnunum.

yorumlarında tüy döküyor ve koku olabiliyor demişler. burada rutubetin içinde bile koku yok. alerjik astimim var. tüy de yok. gözü kapalı alın derim. üstelik öyle anneanne yorgani gibi ağır değil. içine dengeli dağıtılmış.

www.hepsiburada.com

herkese teşekkürler arkadaşlar :)

antikacıların olduğu bir sokak vardı. orda bir sürü plak satan yer var.
edit : tellalzade sokakmış adı.

Rainbow45 benim favorim.

Bunun dışında Akmar'da Zihni ve Atlantis var. Oralarda da güzel şeyler bulursun. Bir de ismini unuttuğum bir yer var Rexx'im sokağına açılan. Ordan almadım hiç ama incelemiştim. İyi şeyler vardı.

ev al

100bin liralık ev o kadar kira getiriyorsa direkt al.

100.000 TL aylık 1025 TL net faiz getiriyor enpara.com'dan baktım şimdi.
ev almayacaksanız bankanızı değiştirin derim.

@burya ev için kredi çekilecek.
O kadar param yok.
Yazdım zaten

@camussar 1500 TL kredi faizi ödeyeceğim

önemli olan salih amel mümin kardeşim.

dalga bir yana tabii ki ev al. faizde bulunan para enflasyon etkisiyle uzun vadede yok olur ama evi yok edemezsin.

bence faiz. ileride memleketin ne olacağı belli değil, bir savaş durumu olsa, nakite ihtiyaç duysan o evi kime satacaksın da eline para geçecek. biz de yatırım amaçlı ev aldık, aklıma sürekli bu düşünceler geliyor. keşke nakit dursaydı diye.

faiz daha karlı.

ev değerlenebilecek bir konumdaysa ev al. hem kira gelirin parabolik artacak, hem de 5 yıl sonra 100.000'e aldığın evin değeri 200.000 bandına yaklaşırsa tadından yenmez.

Tekirdağ Uçmakdere virajları biraz tehlikeli. Ama virajları sorun etmeyecekseniz manzarası güzel. Booking.com'dan orada kalmak için bir yer bulun, Kumbağ halk plajında da deniz keyfi yaparsınız. Şahane.

1. Sapanca
2. Ağva

sapanca taraflarına bakabilirsiniz

sapanca arap dolu oluyor. gittiginize otele dikkat edin.

İğneada

Bargello'dan almışlığım var öğrenciyken.

ben de d&p'den channel chance alırdım, baya da güzel kokardı o zamanlar için. hey gidi.

Artık kimse almıyor mu açık parfüm :)

yıllardır "mad" den alıyorum kalıcı ve alkol oranı iyi.birebir aynı kokuyor

Bir çok marka denedim, en iyisi DP kesinlikle.

Loris çok iyi deyip aldırmıştı bir arkadaşım 2 yıl önce. Hakkaten kalıcı. Ama güvenmemek lazım içeriğini bilmiyoruz. Tenime sıkmamaya çalışıyorum ben.

annem hala açık parfüm kullanıyor mesela :) kullanan var yani.

bence mantiksiz degil. vestel kesinlikle kötü degil kalite olarak. bizim millet yerli markaya pek güvenmez, yabanci markayi sever.

vestelin kesinlikle samsung, lg gibi markalardan birim basina ariza oraninda farkli olacagini düsünmüyorum.

ek olarak vesteli bazi ciklamalarindan dolayi sevmesem dahi diger firmalarda farkli sekilde hareket etmiyorlar, sadece daha sessiz yapiyorlar bunu.

Vestelin çok f p tvleri vardı 1 2 sene önce. Mağazaya gidip panelleri inceleyin bence

Vestel almam kesinlikle. Kendi telefonları daha çok satsın diye ithal iphone samsung gibi markalara ekstra ÖTV eklensin diye açıklama yapan markaya para verilir mi allasen?

Ben lg kullanıyorum çok da memnunum. Curved oled tv. Muazzam görüntü veriyor.

Ben lg konusunda tereddütlüyüm mesela, telefonunu televizyonunu kullananların çabuk arıza yaşadığına şahit oldum. Firma Koreli, fiyat ve teknoloji de uygun ama iş üzün ömrüne geldiğinde bilemiyorum.

peki arçelik ve vestelin smart olayını bilen var mı?

Misal Lg'yi yukarda eleştirsem de webos kullanan bi modelini arkadaşım yeni aldı, gerçekten keyifli kullanması.

arçelik alınır, vestel'i bilmiyorum. zaten panel ithal geliyor, burada montajlıyorlar. kardeşim çalışmıştı bir dönem arçelik televizyonların montajında. fiyat avantajı varsa alınır. çevremde kullananlar da var, sıkıntı çıkardığını duymadım.

soft + 1
arçelik alınır vestel alınmaz diye düşünüyorum ben de.

Ben LG aldımda ne oldu? Annem yana yakıla aradı bir gün, televizyon çalışmıyor diye. Eve geldim baktım, anlamadım. Servisi aradık, 4 gün sonra geldi. Neler neler yaptı televizyon çalışmıyor. Sonra müsade istedi, televizyonu tamire götürmek için ertesi gün uğrayacağını söyledi ve gitti.
Derken ben daha dikkatli kurcaladığım fişin takılı olmadığını keşfettim. Meğer Annem temizliğini yaparken fişi prizden değil, panelden sökmüş, sonra bulduğu ilk boşluğa yerleştirmiş, nasılsa tam oturmuş. Hadi kadın anlamadı, ben de anlamadım, servis nasıl anlamaz? Çalışan televizyonu 4 gün izleyemedik, aman kurcalamayalım diye. Servisi bu kadar vasat...

Yerli markalar, özellikle Arçelik servisi başarılı, yazılımları da dünya markalarına yarışır kalitede, çekinmeyin alın.

Vestel kesinlikle alma urunleri son derece tırt..ama arcelik oneririm..ben kullaniyorum memnunum.

biz de arçelik kullanıyoruz hiç sıkıntı çıkarmadı.

Vestel ama diyenler Vestel kullanmamıştır kesin :) Önyargı diyoruz buna..
Vestel TV Arge'de çalışan biri olarak kesinlikle Vestel al diyorum. TV leri kalitelidir. Üzmez seni.Müşteri hizmetleri çağ atladı yeni genel müdürü ile 2-3 senede. Her türlü problemi çözerler. 7000 liralık Samsung almayacaksan 2-3 bin lira bandında Vestel'in diğerlerinden bir farkı yok.

Arçelik TV için diyorum bizde iyi değil, hatta Tayvanlılar bizim argeyi daha çok övüyorlar :)

1 senedir Beko kullanıyorum. İlk aldığımda ölü pixel vardı, daha da arttı. Çok takıntılı bir adam olsam geri iade vs. işlemleri ile uğraşır bir daha da şans verir miydim bilemiyorum.

@st curse; ölü pixel mi kaldı ayıp valla

@portakal; Tayvanlılar dedin beni yakadın, zira onların arçelikle bir ortaklıkları gibi bişeyi vardı öyle hatırlıyorum. Sen biliyorsun bu işi Vestel'i elemiştim bakıyorum tekrar.

ben hic oyle bir gereksinim duymuyorum hatta lensin gozumde oldugunu unutuyorum cogu zaman.goz damlasi kullanan arkadaslarim var, 'lens uzun yillar kullaninca goz kurulugu yapiyor' diyorlar ama bende o durum yasanmadi henuz. belki gozunuze uyumlu degildir bu lens, doktorunuza anlatin durumu. size daha uygun bir marka tavsiye edebilir.

edit: markasi air optix day&night aqua ama lensler gozden goze farkediyor sahiden.

Gün içinde değil mücbir sebeplerle 10 saatten fazla kaldıysa gözümde rahatsız etmeye başlıyor. Genelde eve gelince gözlüğe geçiyorum. Gün içinde damla kullanmıyorum.

@fraise lens markanız nedir?

markadan da kaynaklanabilir göz kuruluğu. ben lensimin kullanma tarihinin bitmesine yakın göz damlası ihtiyacı duyuyorum genelde. ayrıca, lensi uyurken de çıkarmadığım zaman bile pek göz kuruluğu çekmedim. belki marka iyidir belki göz yapısıyla ilgilidir bilmiyorum. şimdiye kadar yalnızca bir marka kullandığım net için kıyaslama da yapamıyorum. ama çok duydum bu markadan markaya farketme konusunu. doktorunuza danışmanızda fayda var.

@golgi sizin kullandığınız marka nedir?

damla hiç kullanmadım ama lensi sabahtan beri takıyorsam akşama doğru rahatsız hissetmeye başlıyorum genellikle. oasys, purevision2 kullanıp en son biofinity'de daha rahat ettim. marka uyumu kişiden kişiye göre değişebiliyor yine de.

Tam denk getirmişsin intermittent fasting yap o zaman.

1 haftada kimse anoreksik olmaz. sağlıklı beslenme iştahın yok. yediğin/içtiğin şeyler tatlı olduğu için rahat gidiyordur. ayrıca gerçek proteinli beslenme bu değil.

protein protein degilmidir? almam gereken 125gr protein bi sekilde aliyorum bunu. biliyorum etler aminoasit kaynagi ama nicin proteinli beslenme bu degil? nerde yanlis yapiyorum?

125 gram protein almana gerek yok. İkincisi, protein sadece almamız gereken makrolardan biri, onun dışında mikrolar dediğimiz vitaminler ve mineraller de var, bunlar protein tozunda ve protein barlarda bulunmaz, sadece yemeklerde bulunur yemeklerden alırsın. O nedenle bu değil protein ağırlıklı beslenme.

peki ozaman soyle soriyim. dedigim sekilde beslenmenin zaralari nedir? metabolizmayimi yavaslatiyor veya yag yakimi yerine kaslardanmi yakarim? verimli kilo verimi olmadiginin farkindayim ama niye verimli degil onu anlamaya calisiyorum. multivitamin omega 3 ek olarak aliyorum.

protein insaatin tuglasiysa vitaminler mineraller ve yaglar da o tuglayi dizen amelelerdir, cimentodur, kurektir.

Sözlükte okumuş olabilirim. Şöyle diyordu: mesela normalde vücut ihtiyacı olan proteini besinlerden karşılayamazsa kasları yakarak elde etmeye çalışıyor ya. İhtiyacı olan karbonhidratı da dışarıdan karşılayamazsa yine kasları karbonhidrat kaynağı olarak kullanmaya başlarmış. Bu yüzden ihtiyacın kadar protein, karbonhidrat, yağ, vitamin vs. dengeli bir beslenme ile sağlamalısın.

edit : konunun uzmanı da gelmiş, ben de angelus'un entrylerinden okumuştum bunu sanırım :)

Şimdi çok teknik konulara girmeden sana konuyu biraz anlatayım, zararlı mı değil mi sen karar ver. Gerekli besinleri almadığında, ekstra protein almak çok da işe yaramıyor, zira o proteini işleyecek, yani sentezini başlatacak olan bi madde lazım, o da insülin. Yani protein sentezini başlatan ribozomları uyaran madde insülindir, insülin de karbonhidrat sayesinde salınıyor, tabii böyle deyince de insanlar deli gibi karbonhidra yükleniyor ama bahsettiğim şey yeşil bitkiler, hem lif oranı yüksek hem de doğru miktarda insülin salgılatıyor hem de fazla proteinden oluşan toksik maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı oluyor. Yani sen proteini işleyecek maddeyi almadığında, protein çoğunlukla enerji kaynağı olarak kullanılıyor, o zaman da hücre inşası tamiratı gibi olaylar olmuyor bağışıklık zayıflıyor, hastalıklara açık hale geliyorsun o zaman da yağ yakımı olmuyor, aksine kas kaybı oluyor. Onun dışında, bu dışarıdan aldığın vitaminlerin, özellikle yağda çözülen ADEK gibi vitaminlerin vücutta kullanılabilir hale gelmesine olanak veren madde, yağdır. Bu vitaminler diyetinde yağ olduğunda çözülür ve kullanılır, yağ almazsan kullanılmaz, kullanılmadığında bahsi geçen vitaminlerin eksikliğine bağlı sıkıntılar yaşarsın. Bununla birlikte, hücrelerin yarısını oluşturan madde proteinse diğer yarısını da yağlar oluşturur, dışarıdan yağ alınmadığında bu işlem yavaşlar, o zaman da yine az önce hücre yenilenmesi yavaşladığında oluşan sıkıntılar olur.

ortayi angelus'a actim oda vurdu gol oldu. valla ben tatmin oldum yarin ispanak brokoli yesil biber lahana ne varsa dolduruyorum :)

Yağsız kuru proteini tüketmek zordur. Sağlıklı yağlarla destekleyip, nişasta/tahıl temelli karbonhidrat kaynaklarını da kısar, bolca yeşil sebze de tüketirsen diyet rayına oturur.

sen merhaba de, gerisini o halleder, ne yapacağını çok düşünme.

Ben hayatımda hiç psikiyatriste ya da psikoloğa gitmedim ama bence hastalık adı yerine doğrudan şikayetlerinizi söylemeniz gerekiyor. Tanı koyma işini doktora bırakın. Belki de şikayetlerinize uyan başka bir hastalık vardır. Bu şekilde hem yanlış tanıdan kurtulursunuz hem de gereksiz ilaç kullanmamış olursunuz. Çünkü bende anksiyete var deyince sanki daha önce de doktora gitmişsin ve bir tanı almışsın gibi bir algı oluşuyor.

doktorlar genelde siz "bende x problemi var, z var" vs dediğinizde "teşhis koymayı sonraya bırakalım isterseniz, siz geliştirmek istediğiniz şeylerden bahsedin" falan derler.
merhabadan sonra rahatsız olduğunuz şeyi anlatabilirsiniz.
ben zamanında terapiste gittiğimde adamın ofisinin kapısından içeri girdim, merhaba nasılsınız sohbetinin hemen ardından ağlamaya başladım. O da öylece durdu, peçete verdi. "bu yüzden geldim" dedim, güldü. çok sresli bir zamandan geçiyordum zira. tabii, psikiyatristler nasıl çalışır tam bilemedim.

O zaten sen gelince merhaba'dan sonra şikayetiniz nedir diye soracak.

Çocukluğumdan beri evimize yakın olmasından dolayı ve yazlık akraba gibi ev imkanlarından dolayı alanya, manavgat, side'idi tatil yerimiz. Şimdi yaşadığım şehre de uzak olmasına rağmen yine alanya kaş arası geçiriyoruz. Akdenizden başka sahil deniz beni kesmiyor. Çıralı, olimpos, kaşın doğasına zaten diyecek yok.
Baştan sona bi ege turu istiyorum ama ünşü yerler hariç hiç bilmediğim için kolaya kaçıyorum herhalde hep.

biz genelde ege tarafini tercih ediyoruz. Gecen sene antalya'ya gittik; bayilacaktik sicaktan, bir daha yazin oraya gitmeyiz herhalde. Kas/kalkan tarafina guzel diyorlar gerci.

egede hem gezilecek yer cok hem de denizi, havasi guzel.

bir de biz hep ayni yere gitmektense farkli farkli yerlere gitmeyi tercih ediyoruz.

@frasie

Yazin ortasinda Kas'ta bulundum ben de gunubirlik. Sicaklik oyleydi ki hayatta kalip kalamayacagimi dusunmeye basladim. Son nefesimi Kas'ta verecegime inandim bir an:)

ekim ayında side.
hem sıcaklık insani seviyede oluyor, hem deniz hala ılık oluyor, hem kumsal güzel, hem sezon kapandığı için kalabalık olmuyor. <3

eczaneden revigen marka al
bana da bir arkadaşım önerdi hiçbir sorunum yoktu ama kullandım bayıldım . kafa derisini rahatlatıyormuş saçların dökülmesini önlüyor çabuk uzatıyormuş . kullanan arkadaşım upuzun sağlam gür saçlı.

Şampuan kullanmak zorunda mısın?

Ben sabuna geçtim rahat ettim. Kaşıntı, yağlanma kalmadı.

Dert ortağım. :(

Daha 2 gün önce cildiyeye gittim saçımı yıkamaktan artık saç derim acıyor diye.
Ben ducray'in sık yıkama şampuanına başladım. daha birkaç günlük olduğu için net bişi diyemiyorum ama fiyatı uygundu, sen de dene istersen.
urun.n11.com

@muti, tresan'ın her türlüsünü alıp denedim, en çok kaşındıran o oldu malesef :/

@i'm cool, sabun çok setleştiriyor saçlarımı.

Ducray marka şampuan öneririm, fakat kuru şampuan kaşıntıyı artırıyor zira ürün kafanızda kalıyor aklınızda bulunsun.
Ducrayda faklı çeşitler var kendinize uygun olanı bulursunuz, sürekli kullanmanıza da gerek yok, biraz pahalı.
Ben bi şampuanda yves rocher'in parabensiz kalendula'lı(yatıştırıcı bi çiçek, yüzümde de kullanmıştım bu içerikli bir şey) diğer gün yıkamamda ducray şeklinde kullandım.
Ya da bi şişe bitirip sonra bi de devam şampuanı var onu kullanıp normal şampuanlara geçebilir bunu 4-5 ayda bir tekrarlayabilirsiniz.

@kullanıcı, kuru şampuanı kullanmayı pek beceremiyorum zaten ben. yves rocher'in bir kaç çeşidini denedim ama o da iyi gelmedi bana.

ducray'ın @sedat'ın önerdiği türünü deneyeceğim. kuaför şampuanları karıştırmanın iyi bişey olmadığını söylemişti, ben de iyi sonuç alamadım açıkçası dönüşümlü kullanımlarda.

ilaç üretim ve araştırma sektöründe çalışıyorlar diye tahmin ediyorum.

kendileri ilaç yapabilecek seviyede eğitim görüyorlar benim bildiğim. yanlışsam düzeltirler. eskiden hatta baya yapıyorlarmış. yakınımdaki bir eczacı kendi yaptığı güneş yanıklarına ve cilt lekelerine iyi gelen kremlerini satıyor.

Eskiden ilaçları kendileri hazırlayıp veriyorlarmış, o zaman için tabii ki önemli bir meslekmiş, belki şu anda da, ekstrem durumlarda, ilaç hazırlayan eczacılar vardır ama genel olarak reçeteyi okuyup raftan ilaç veriyorlar yaşlı teyzelerin tansiyonlarını ölçüp insanların tartılıp kilolarını öğrenmelerine yardımcı oluyorlar. Başka da bi olayları yok sanırım.

Parasi guzeldir belki. Ve sonucta bi meslek sahibi oluyosun, fizik kimya Veya iktisat isletme gibi degil. Bunlar etkendir bence biraz da

İlaç yapıyorlar. Çok kere merhem vs hazırladıklarını gördüm. Bazı ilaçlar kişiye özel olabiliyor. Doktor reçeteyi yazıyor, eczacı hazırlıyor.

Raftan alıp veriyor diyoruz ya, raftan aldığı her ilacın içindeki tüm maddeleri ve insan vücuduna etkisini biliyor ve gerektiğinde kendisi yapabiliyor.

Okuması zor bir bölüm ve iyi para kazanıyorlar, bu yüzden puanlarının yüksek olduğunu düşünüyorum.

Benim eczacı arkadaşımdan bildiğim kadarıyla, devletin bürokrasi işlerine koşturup duruyorlar. Sürekli reçete kontrol ediyor :)

onun dışında sağlık danışmanı gibi iş yapıyorlar, şuna ne iyi gelir buna ne iyi gelir sorularına cevap verecek bilgiye sahip oluyorlar. eskiden ilaç hazırlıyorlarmış ama şimdi eskisi kadar yok o iş.

İyi bir yerde değilsen kazancın da eskisi gibi yüksek değil, devlet baya kıstı eczacılara akacak parayı. Dermokozmetik satanların iyi kazandığını söylemişti arkadaşım.

ilaç üretim sektöründe çalışan eczacıların sayısı çok az. önceden yapma ilaç diye bir olay vardı ama şuan yok denecek kadar azaldı. 100 müşteride 1 tane bile değil kırk yılda bir çıkar. zaten onu da deneyimli kalfalar yapar öyle üstün bir kimya bilgisine gerek yok yani. zaten yazmışsınız doktoru ilaç elektronik reçete ile yazıyor. geriye sadece elden ilaç yani reçetesiz ilaç alanlara danışmanlı yapmak kalıyor. bir de doktorlar ara sıra abuk birbiri ile etkileşimli ilaç yazıyorlar onu eczacının tespit etmesi lazım hastaya vermeden.

bizim burdaki eczacı doktora gidemeyenlerin doktoruydu. millet doktor yerine "mu... abiye git" derdi. adam direk hastalığına göre ilaç verirdi. milletin işini de görürdü.

eczacılıktan o kadar kişi mezun oluyor ama herkes dükkan açmıyor/açamıyor. geri kalanları da illaki mesleğini sektörün diğer alanları içinde icra ediyordur.

bak şu kadar adam içinden bir tane eczacı çıkmadı.
zor bulunuyorlar, kıymetli insanlar demek ki.

güzel para var o işte.

bunu ben de hep düşünüyorum.

günümüzde akademik anlamda calismayanlarin tıbbi anlamda pek değeri olmadıgını düşünüyorum. elbet fakültede baya bir sey öğreniyorlardir ama klinik hekimlerinin bile güncel kalamadigini ve köreldigini düşünürsek eczacıları düşünmek bile istemiyorum.

"Raftan alıp veriyor diyoruz ya, raftan aldığı her ilacın içindeki tüm maddeleri ve insan vücuduna etkisini biliyor ve gerektiğinde kendisi yapabiliyor."



boyle bir sey yok, sacmalamayin. hatta raftan rastgele alinan bir ilacin icerigindeki maddelerin butun etkilesimlerini bilsinler, 1000tl veririm.

şöyle dersler alıyorlar

goo.gl

insan sağlığına etkileri olan kimyasallar konusu doktorlara yüklenemeyecek kadar derin, eczacının pozisyonu bu alandaki sorumluluğu almak aslında. bence burada eczacıların yaptıkları işin anlaşılamaz görünmesinin nedeni modern dünyada ilaç işinin insan sağlığına etkilerinden dolayı kişisel yeteneklere değil merkezi otoritelerin sıkı denetimlerine tabi olması. örneğin kimyagerlikte mühendislikte vb böyle katı bir yapı yok. eczacı n'apsın, tezgahta moleküler tepkimelerle sıfırdan yeni ilaç mı geliştirecek, tüm testlerini yaptırıp ruhsat mı alcak, fda onayı için abd'ye mi yollayacak. ya bu işlerle uğraşan firmalarda çalışıyorlar ya da dükkan açıp bu firma ürünlerinin satışını yapıyorlar.

nasıl ki pratisyen doktorların çoğu tıp fakültesindeki bilgileri bir kere ezberleyip yıllarca o bilgilere göre reçete kesiyorlarsa eczacılar da aynı durumda sadece bilgilerini kullanmalarına gerek olmuyor. olduğunda da zaten çoktan unutmuş oluyorlar. ha bir eczacım var mesela çoğu aile sağlık merkezindeki pratisyen doktordan daha çok güvenirim ilaç bilgisi konusunda.

devlet olur diyorsanız, haydarpaşa numune'nin yeldeğirmeni polikliniğinde Güldehan Atış var. gördüğüm en ilgili doktorlardan biridir.

@aslpls olur hem de süper olur. teşekkür ederim :)

acuvue oasys for astigmatism bazen 1 hafta çıkarmadığım oluyor hiç bi sorun yaşamadım , diğerlerine göre daha şeffaf ve nemli

Guneste lensle hassas oluyor benim gozum de. Ayrica guneste zaten gunes gozlugu takmak lazim.

air optix derim ben de. acuvue benim gözüme hiç olmadı ya.

Toric icin oasys ve bionifity miyop icin air optix.

bunun nedeni tamamen, o bahsedilen kişiyi "asagi" görme cabasi bence.
ayni seyi, bir cok calisan, kendi üstleri için de yapıyorlar.

rahatsız olurum ve kesinlikle izin vermem.

bence üzerinde düşünmeye bile değmez. bir kadın sizinle cilveleşecekse "mete kudur bey" diyerek de cilvenin allahını yapabilir, ya da "mete kudur'cum" diyerek de iş arkadaşlığı seviyesini koruyabilir.

bir kadın olarak hepsi yaşça benden büyük erkeklerin arasında çalışıyorum. müdürler dışında herkese adıyla sesleniyorum. kaldı ki ne diyeceğim zaten, aynı işi yaptığım aynı seviyede olduğum insanlara "bey" demem, "abi" desem o ne öyle mahalle bakkalı gibi.
müdürlere "bey" diyorum, o da tamamen saygıdan. yaşla alakası yok.

iş hayatı dışında da böyle bu. arkadaşım seviyesindeki herkese ismiyle hitap ediyorum ve bu güne kadar "şu adam da benden 15 yaş büyük ama çok yakışıklı ya. abi demiyim şimdi yarın öbür gün lazım olur" diye düşünmedim hiç.

seni bağlayan durumu göremedim. kadın kendinden büyüklere abi değil de ismiyle hitap ediyomuş. ee? yani?
ayrıca 11 yaş için az daha olsa seni doğurabilecek durumda demek saçma değil mi?

@subjektif soru sorup da beğenmediklerine tik atmamak ben duyuru kullanmayı bilmiyorum demekle eş değer.

tıp fakültesinde, uzmanlığını almak üzere olan kadın bölümdeki yar. doç hatta prof. hocalara yasemin abla, neşe abla filan diyor
asıl bu acayip geliyor bana
abla/abi demeyelim, siz de demeyelim (öğrecisine "siz" diyen hocalarım da var bu arada ama az)
e ne diyelim?
Allah'tan akademide "hocam" var dışarıda o da yok, ne diyeceğiz?
hanım/bey diyorum ben sürekli.
ismiyle hitap ettiğim adam yok gerçi de olsa da cilveden değil.

Bu abi abla olayı da bir tür köylülük, ailen ne güzel isim vermiş tabii ki o kullanılacak. Ha arada resmiyet vardır hanım-bey olur ama ben bu abi- abla bekleyen tayfaya sırf ibnelik olsun diye bile ismiyle hitap ederim, benden 10 yaş küçük herhangi bir insanın da bana abi demesini beklemem. Bir tek kardeşimin bana abi demesi benim için yeterli. Kimse kimseye abi-abla demek zorunda değil, bu hayali ve gereksiz bir hiyerarşinin oluşmasına neden oluyor sadece.

Ben birlikte çalışılan insanlara bey/hanım şeklinde hitap etmek icin onlarin benden ust mevkide olmasi gerektigini dusunmuyorum. Arada samimiyet yoksa ve yaş farkı cok fazlaysa bey/hanimdir benim icin. Abi abla samimiyetine gerek yok is ortaminda. Kendimden cok buyuk insanlara onlar açıkça öyle istemedikce ismiyle hitap etmem. Samimiyet olur o zaman ismiyle hitap edilir.

abi-abla hoşuma gitmeyen hitap şekilleri. yerine göre bey-hanım da aşırı resmi kaçıyor. yeterince yakın olduğum abi ablalara ismiyle hitap ediyorum .

2.5 yaşında kızım adımla hitap ediyor.

Ben rahatsız olmam. Bence herkes istediği gibi hitap edebilir. ben bazen abi diyorum bazende yaptığım iş gereğince "coach" diye hitap ediyorum. (spor sektörü) muhasebe kısmında çalışan kadına da yönetici olduğu için hanım diyorum. Baya bi karışık yani :) içimden nasıl geliyorsa öyle davranıyorum. Bazen sizli bizli konuşuyorum bazen direk senli benli..

Hanım / bey varken abla abi demek gereksiz samimiyet.

abi, abla kesinlikle kullanmıyorum. iyi tanımadığım herkese yaşından bağımsız olarak hanım/bey diyorum.
benden büyük olan ama aynı konumda ya da nispeten yakın çalıştığım kişilere de (aynı ofis vs) ismi ve siz diye hitap ediyorum. "Siz de çay ister misiniz, Elif?" gibi saçma bir şey oluyor ama herkes benim böyle garip konusmama alıştı, yadırgamıyorlar.

büyüklere ismiyle, küçüklere de "canım" diye hitap ediyorlar. nedendir bilmem.

gayet profesyonel bir davranış bence, erkekler yapamıyorlar.

abi derim faka bu benim o dediğim kişiden kafaca yüksek olduğum durumlarda olur,hanım bey derim bu da onlara iş yaptırırken .. yani kısacası ne söylediğinizin önemi yok nasıl ve ne için söylediğinizin önemi var ..
restoranda garsona 'patron' diye seslenirim, iş hayatında bazen müdüre 'üstad' derim.. neden çünkü ast ve üste iş yaptırmak zeka gerektirir

Abi / abla iş hayatına uygun hitaplar değil bence. Hanım / bey olur, onlar olmazsa zaten isim olur. Çok uzun yıllardır aynı iş yerinde çalışıyorum. Daha yeni direktör oldum. Beraber çalışırken ismiyle hitap ettiğim kişiye kendisi direktör olunca da ismiyle hitap ettim. Yeni tanıştığım junior arkadaşa da (eğer bir okul vs. bağımız yoksa ) bey / hanım diye hitap ederim. Ama şöyle bir gerçek var, düne kadar mesafeli olduğum için kendilerine Bey / Hanım dediğim direktörler şimdi bana "bey'i / hanım'ı kaldıralım" diyorlar. E aramızda böyle bir konuşma geçtikten sonra bey/hanım demem yakışık almaz.

anne babam yaşındaki uzmanlar dahil olmak üzere tüm uzmanlara, yard.doç/doç ise de genç görünmesine göre abla/abi. prof. ise hocam diyorum. ha bir de çok samimi olmadığım erkek asistan arkadaşıma da x hocam diyorum. kız ise zaten adı ile hitap ediyorum. Yürüme ihtimalim olan az samimi biri olsaydı işyerinde, muhtemelen ya hitap etmezdim, ya da x bey derdim. Olay yürümeyse böyle de olur +1

bey/bayan + siz'li cümleleri önlerine yığmak gereksiz bir yakınlık, yılışıklık fikrine set oluyor. saygı'nın hangi kelimeyle göstermelik olduğunu ya da olmadığını belirlemek de bana kalırsa son derece kusurlu, birisi de çıkıp böyle düşünenler göstermelik saygı içindeler diyebilir, der de. Neyse, kimin nasıl düşündüğüne kafa yormak da gereksi diyorum, iyi çalışmalar diliyorum



edit: tik umrumda değil de başkalarına fikir sorup bunları da cevap kabul etmeyerek saygısızlığın da dik alasını yapmış oluyorsunuz. Bakın, sizin için güzel bir alternatif daha var, wordpad!

bizim kültürümüzden gelen bir davranış şekli, kadınlar her zaman kendinden yaşça büyükler ile onların potansiyel erkek arkadaş adayı olduklarını düşünerek, isimleriyle hitap kullanırken kendinden yaşça küçüklere kendilerince "arkadaşça" düşündükleri hitapları kullanabiliyorlar. bu her zaman böyle değil ama genel olarak böyle bir düşünce biçimleri var. ben biraz büyük gösteren biriyim ve yaşımı öğrendiklerinde değişen hitaplarla karşılaştığım çok oluyor :)

tabii bunlar çok önemli değil. kadınları doğaları için suçlamak iyi birşey olmaz beyler.

Ben takilmiyorum oyle seylere ya. Ben de kendimdem cok buyuk kizlara ismiyle hitap ediyorum cunku:)

Bir de nasil alisirsan oyle gidiyor, buyuklere ismiyle hitap edilmez diye ogrendigimiz icin abi/abla denmeyince rahatsiz oluyoruz. Herkesin ismi var aslinda, isim neden konuluyor? Ismiyle cagirmak icin:) Bence cok kasmaya gerek yok:)

Evet bir saygısızlık saygısızlaşma var. Amerikan filmleriyle asimüle olmuş bir coğrafyada yaşıyoruz. Toplum kullandığı dildeki 3. tekil şahsı nereye koyacağını şaşırmış durumda.


Bunun dışında feministler medyayı ele geçirirken erkekleri reklamları, dizileri, filmleri kullanarak ciddi şekilde aşağıladılar. Bunun sonucu olarak da erkeklere karşı elle tutulur bir saygısızlık oluştu. Arşivimdeki örneklerin bazılarını buraya yazamam bile. Sonradan kadınlara neler yaptıklarının öğretilmesi gerekti. Medyada neler döndüğünden haberiniz yok tabi.


Aşağılamanın etkilerini gidermek için müdahele ettiğim başlıkların sayısı 20 olmuştur. İki tanesi aşağıda.
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com


Babayı nasıl itibarsızlaştırmışlardı? Reklam sloganlarından sadece birkaçı aşağıda.

● Bu iyiliği babanız olsa yapmaz. - Banka reklamı.

● Denizden babam çıksa yerim.

● Babana bile güvenme. - Baba yemeği döker anne gelmeden hemen önce bebek dökmüş süsü verir.

● Babana benzeme kendin ol. - Kızlar sokakta yürüyen bir erkeği arabalarına gezmeye davet eder. Adam emniyet kemeri olmamasını neden göstererek reddeder. Baba figürü içi geçmiş antika olarak gösterilir vs.

● DSLR kullanan yaşlı erkek fotoğrafçının (baba figürü) yakalayamadığı kareyi cep telefonuyla yakalayan ergen.

Hepsini sayamam. Aralıksız arka arkaya yapılmış tek hedefe odaklı reklamlar. Nedensellik ilişkileriyle birlikte tez yazmamı beklemeyin.



Bir zahmet bakın: Üniversitelerdeki FETÖ Tipi feminist Yapılanma



AKP'nin bilgisi dahilinde oluyor bunlar. Recep bahsetmişti! Bir başka AKP'li de CHP'lilere ithafen son referandumda AKP'nin bayan oylarının %60'ını almasını nereye koyacaklarını düşünsünler onlar dedi. Satın bakalım...

Sephora'da vardır herhalde.

Flormar'ın şu göz kaleminin arkası gibi mi?
www.flormar.com.tr

@demoniclewinsky aynen ondan bahsediyorum. ayrı olarak alabileceğim bir yer biliyor musun?

yani ince uçlu sertimsi fırçalar h&m,golden rose'da var ama direkt böyle sert olanını görmedim.
sephora'lara bakmak lazım ama bu kalemden uyguna yoktur muhtemelen.

@demoniclewinsky yine en mantıklısı bu kalemi almak yani, tamamdır.

Jesse james ost - song for bob

bassment - in my sleeping

Olafur Arnalds - Sudden Throw, güzel uyar bence.

massive attack - danny the dog
ek :
massive attack - p is for piano
massive attack - two rocks and a cup of water
bu da olabilir hatta massive attack'ten kurcalarsanız baya malzeme çıkar.

Bassment su an için oyunun ruh halini vermeye en yakın olanı. Massive attack şimdi bakacağım. Teşekkürler.

Yoktur. Kedinin hastalığı dışkısına dokunursanız bulaşır. Çok çok ellerinizi kollarınızı sıkı sıkı yıkarsınız, mümkünatı bile kalmaz yani.

bir arkadaşım veteriner hekimle konuşurken sokaktaki kedileri çok seviyorum, bişi olur mu diye sorduğunda hekim demiş ki, bazılarında mantar olabiliyor, her gördüğün kediye salça olma.
az önce google görsellerden baktım da, mantar olunca tüylerin döküldüğü kısımda kızarıklık da oluyor. anladığım kadarıyla o kızarıklık varsa dikkatli olmak lazım.

abim jeoloji mühendisi. kendisine sormadım ama jeoloji mühendisleri odasından iş ilanları falan paylaşıyordu, aynı şekilde staj için de yardımcı olurlar diye düşünüyorum odadakilerin.

Soldaki daha çok hoşuma gitti.

Tek saatin bu olacaksa sağdaki.

Sağdaki

Soldaki tartismasiz

Dior nude air

mineral makyaj ürünleri hariç sağlık olayında bana hepsi aynı geliyor o yüzden çok pahalı markalar yerine maybeline affinimate, essence camouflage ürünlerine de bakın derim

BB krem alsana onun yerine? Dermokozmetik markaları da üretiyor BB kremleri mesela.

şey ya fondoten soranlara hep aynı cevabı veririm pure beauty cc krem alın fondöten yerine çokhoş tatlı mı tatlış nefis bişi

Benim de cildim tarif ettiğiniz gibi, mac fondötenlerinden pek memnun kalmadım bugüne kadar. Ben bir ay kadar önce estee lauder double eear cushion stick aldım. Ba-yıl-dım!
Neden bayıldım? Çünkü, yapısı ince tamamen kapatmıyor ciltteki kusurları ben de aslında öyle bir şey istiyordum. Yani renk eşitliği sağlıyor, çok hafif çillerim var onlar biraz gözüküyor mesela. No makeup makeup için uygun bir fondöten. Çabuk sabitleniyor, yarım saat sonra ıslak ıslak elinize gelmiyor veya rüzgarda saçınızı yüzünüze yapıştırmıyor. Kendisinden süngerli olduğu için uygulaması çok kolay. Bu arada süngerli ama süngeri çıkarılabiliyor. Yıkayabilirsiniz yani.

ben de pure beauty'nin bb kremini önermeye geldim. çok güzel uyum sağlıyor cilde. yapısı da ince ışıltılı böyle. çogzel.

ben de sizin gibi arayistayim. clinique kullandım memnun kalmadım.
bir de t bölgesi yağlı olan ama lekeli cildi olanların özellikle pudra bitisli fondöten almaması lazımmış.
ben de bir kaç markadan almistim hiçbirinden memnun kalmamıştım.

Almadan önce düşündüğünüz fondoteni burada arayın cosdna.com sivilce yapıp yapmayacağını ve içeriğini görebilirsiniz

Mac face and body kuru ciltler için diye biliyorum. Karma ve yağlı ciltler için sivilce yapar. Diğer fondotenleri de bir face and body gibi doğal değil :/

Bir ara loreal true match kullandım. Kışın çok kötü dururken yazın çok güzel duruyor.

bobbi brown almayın a dostlar. sorun bende mi bilmiyorum ama yapısı çok kötü, cildimde kötü duruyor.

Piraldyne. Listerine gargara.

Su icmiyosunuz sanirim nemli olmasi lazim agiz icinin

Benim diş hekimim böyle jelimsi bir krem hediye etmişti. Sürdükten birkaç saniye sonra orayı uyuşturup aşırı rahatlatıyordu, öyle bir merhem isteyebilirsin eczaneden.

karbonat da çalkalayabilirsin ağızda

yazılmış ama olsun, piraldyne çok etkili.

yazılmış ama yazanların eline sağlık.
piraldyne sürün. ağız temizliğinin ardından gargara kullanın.
en önemlisi de bol su tüketimi ve bağışıklığı kuvvetlendirecek gıdalar tüketilmeli.
son olarak takmayın kafanıza, kafanızı meşgul edin. olur öyle yaralar...

diş hekimi mum vermedi mi? diş telinin yara yapan yerlerine mum yapıştırmak da bir çözüm.

mum +1
otodondistinizden ya da malzemeleri satan medikal dükkanlarından mum alıp yara yapan braketin üstüne yapıştırabilirsiniz. ben de çok işe yaramıştı.

Motto muzik'te yekta kopan'in programlari var benzer sekilde.

@eksi sozlukte eksiyen adam aha süper, teşekkürler.

Massimo Dutti, Zara vs

LCW

Zara, Mango, Lacoste, Tommy Hilfiger, Vakko

Us polo.

Aldigim son 20 urun falan massimo dutti memnunum fiyati da uygun

vay be! massimo dutti'ye uygun diyenler var yahu, bu nasıl zenginlik :) baayanım, sadece vay be demeye geldim :D

lcw, collezione, defacto, collins..

ekseriyetle mavi, pantul için ise levis.

kot: levis, lee, wrangler
polo: lee, jack jones, hm
tişört: hm, jack jones, aeropostale
ceket: zara
boxer: koton (hastasıyım)
gömlek: jack jones, kiğılı
takım: altınyıldız :D

@sedat peker, uygunluk şöyle koca koca lacoste baskılı tommy baskılı ürünlere göre uygun ve kalite olarak gayet memnunum yoksa lcw uygun ama kalitesi tırt bana göre

Erol giyim.

bospa

Massimo Dutti en sık tercih ettiğim marka.
Mudo'nun arada güzel kıyafetleri oluyor.

herkes zenginmiş yalnız, lan bende kendimi ortalamanın baya üzerinde kazanıyordum zannediyordum. çok ilginç. (sadakalarınıza talibim)

genelde firmaya kitlemek kaydıyla: columbia, colmar, yds

onun dışında gömlek pantolon ve ceket: zara (ama az yani mesela, 1 gömlek 2 pantolon 1 ceket gibi)
kazak: ucuzundan polo (onu da fötücü diye kapatacaklarından korktum) ve indirimde avva (asla mağazadan almam avvanın mağazada kaktırma politikası var)
takım elbisem yok yıllar önce damattan almıştım, kesimini seviyordum.
ve günlük pantolon da defacto, koton, lcw
atlet: çokcanası; erdem ve mudo(tişört olarak giyiyorum ben atletleri)
boxer : erdem
çorap: samanpazarı

edit: lacoste mesela; şöyle bi baktım da 1 tane saatim var, 1 tane ayakkabım var 1 tane de lan bu neden pahalı acaba diye aldığım t-sihrt var dolapda etiketiyle duruyor. etiketi sökmeye kıyamadım. En son izmir de kısa süreceğini düşündüğüm iş seyahati uzadı ve şantiye için mont alayım diye forum mu ne oraya gitmiştim, yağmur yağıyor diye annem ilk mağazaya girelim dedi, ben izmiri bilmem de o forumu bilenler anımsayacaktır, lacoste hemen girişte sağda. neyse koştur koştur girdik ve şişme mont giydim(firmaya kitleyeceğim yine) ama çok da beğenmedim, montu çıkaracağım satış görevlisi indirim var diyor, annemle de ahbap oldular 2 dk da montu çıkartırken koluma takıldı etiketi 1699 lira yazıyordu. indirimli hali. şimdi mesela bu parayı erzurumda versem kimsenin gözüne batmaz da izmirde lacoste'a verirsem patronda ay sonunda takdirnameyi bana verir diye düşünerek almamıştım. o gün bugündür lacoste'un önünden bile geçmem. saatin pili bitsin pil de taktırmayacağım.

colins lcw en çok buralardan.

Beymen, Ramsey, Network ağırlıklı

yine herkes zengin amk.

yaz oraya, lcw +1

ysl, ungaro, givenchy, dior, lanvin, lcw

Fabrika, Zara, Levis, Lee, Us polo, Jack&Jones.

ooo bakıyorum da millet zara'dan us polo'dan aşağı giymiyor. Bir ben fakirim herhalde :)

Soruna gelecek olursak: LCW, DeFacto.

alessandro pompalatti'nin koleksiyonuna bayılıyorum

Cevap degil ama, yapma bence. Kucuk meme de guzeldir, seveni vardir. Yapay durur. Sen de demissin cok degil 1 beden diye. 1 beden icin deger mi tekrar dusun.

Ya yapay duruyor falan diyenlere inanma çoğu modelin memeleri silikon herkes dibi düşerek bakıyor :d his, iz vs bir fikrim yok.

1 bedense biraz kilo mu alsaniz ya :D
Azcik kilo alinca vurur o memeye.

ameliyat düzgün yapıldıysa his kaybının uzun süreli olmaması gerek diye biliyorum.
İzlerin geçme derecesi sizin teninize bağlı. Benim bir tanıdığım ilk yaptırdığında bayağı büyük izler uzunca bir süre kaldı tam göğüs altına denk gelen alanda. Sonra geçti ama neredeyse tamamen denecek gibi.
bir mikrop kapma vs durumu olmazsa ilk gün her koşulda "allah benim belamı versin, niye yaptırdım" diye bir acı, ağrı oluyor. Sonra kademeli olarak azalıyor. Direnlerin takılı olduğu süre boyunca tabii ki rahatsızlık var.
Masajı muhakkak ama muhakkak yapmanız gerekiyor. Aksi halde, biraz diri, içi sert gibi kalıyor.

Bunların hiçbiri benim tecrübem değil, başkalarından duyduklarım. Ben de iyi bir doktor arıyorum. Ayşegül Sivri'yi tavsiye ediyorlar ama ben pek memnun olmadım görüşmemizden, başka bir cevapta anlatmıştım. Ayrıca yaptıran herkes, üstünden biraz zaman geçince "keşke daha büyük yaptırsaydım" dediklerini söylüyorlar. Ayrıca konuştuğum hiç kimse -göğüslerini anormal büyük yaptıranlar dışında- hata ettim demiyor, herkes çok memnun.

ablam yaptırmıştı, görüntüsü çok güzel ve doğal duruyor. iz kalmıyor gibi hatırlıyorum.his kaçıncı ayda geliyor hatırlamıyorum.
ameliyatı ayşegül sivri'ye yaptırmıştı, çok memnundu.
ama bence biraz sert gibi dokununca.

Konuyla alakasızım ama göğüs bölgesinin keloid oluşumuna daha meyilli olduğunu aklında bulundur. Daha önce yara ya da sivilce izlerin keloide dönüştüyse, burada risk daha fazla.

(bkz: keloid)

meme dediğin küçük büyük orjinal olacak tahta değilsen dokunma derim.
meme mi sıkıyorsun portakal mı belli değil.

illa da şişircem diyorsan.

SONER TATLIDEDE

Hani bekar olsan neyse bir nebze anlayabilirim ama evlisin yahu :) Eşin seni öyle kabul etmiş, öyle sevmiş... Ayrıca çocuk doğurduktan sonra, yaşın da ilerledikçe istemesen de büyüyecekler :) Şu anda en iyi çözüm haftalık spor saatlerini azaltman ve dengeli beslenerek doğal yollarla hacim kazanmalarını sağlamak.

Şu haberin biraz caydırıcı etkisi olur umarım ;)

www.internethaber.com

gidin kavga edin ne şikayeti ya paranızı isteyin şiddete başvurmaktan çekinmeyeceğinizi gösterin gerekirse 2-3 kişi gidin.

kavga edecekmiş gibi yapın demek istedim aslında, adamlar arsız çıkar dayak yemeyi göze alıp yine vermemeye kararlılarsa tüketici hakem heyetine başvurun derim.

turizm bakanlığı?

Geçmiş olsun ya, hangi şirket bu bizim de aklımızda olsun tercih etmeyelim.
Bilgim yok, geçmiş olsun demeye geldim.

Söz uçar, Rezalet başlığı baki kalır.

Ve sanırım siz hala firmanın ticari itibarı zedelenmesin diye isim vermiyorsunuz? İfşa edin, rezil edin.

Tursaba şikayet edebilirsiniz.

ticari bir itibarları yok yahu. üniversite grubu gibi bir şey. lanet olsun hepsine.

etkinlik atölyesi, kampüs organizasyon ve endless organizasyon ortaklığıyla yapıldı tur.
facebook sayfaları şu:

www.facebook.com

kavga etmekle çözülmez ki. herifler yarım kadar zaten bir vursam yarısı boşa gider. bunları zaten hem şoförler dövdü hem de jandarmada terlettiler. adamlar her gittikleri yerde yolcuların şikayetleriyle sorgulandılar. arsızlar yani dayak çare etmez.

adamların tur düzenleme ruhsatları falan var mı bilmiyorum. öyle herkes kafasına göre tur ayarlayamaz. tursab üyeliği, bilmem ne sınıfı belgeler, sertifikalar lazım. savcılık başta olmak üzere tursab, turizm bakanlığı her yere şikayet edin. çok var böyle gruplar öğrencileri kekliyorlar her üniversitede.

sonradan olamazsın.
özgüven ve kıvrak zeka şart.

doğuştan gelen bir şey o bence. sonradan olunmaz.

Söylediklerine kendin de inanmazsan olmaz. Fikirlerinden şüphe duymuyor olmalısın.

Tanımınızda problem var, bahsini ettiğiniz şeyler teknik olarak; arsızlık, şark kurnazlığı, yalancılık - laf canbazlığı ve zorbalığı betimliyor.

özgüven asla değil, hatta özgüvenin halk arasında karıştırılan versiyonu; pis gurur bile değil.


Bunlar cahil, güçsüz ya da sonradan görmelerde tebessüm uyandıran şeyler. Mesela çok anlamsız biryerde yapılan ''çıkış'' (one minute) sonuçsuz olsa bile beğeni toplar.

Zorbalık da öyledir, bizler her ne kadar kabul etmek istemesek de kavgada dayak yemek etkileyici asla değildir. Şiddet mekanizmalarında üstün gelmek bir yaratılış varlığının bilinçaltında pozitif etkiler doğurur.

''Hatalı bile olsa sorun'' EDİLİR ama genel insan yaklaşımı çoğu zaman üzerine sıçramasın diye(çünkü zorba, çünkü iletişimle değil de sıkışınca ''sen ne diyon lan'' ile çözmeye çalışacak olayı) bunları yüzüne vurmaz o tür insanların. Ben vururum, toplantılarda gömerim onları o masalara. Çünkü bahsini ettiğin insanlar saçma şeyleri kabul ettirme yeteneklerinden(pazarlama) dolayı birşeyi kabul ettirmezler, eğer cahil ve güçsüz değilseniz ve onların bahsettikleri şeyi kabul ediyorsanız ya süreçsel olarak onlara muhtaçsınızdır(birçok kez yöneticilerimden duymuşumdur; ''sana söz veriyorum, bir daha hayatımız boyunca bizimle aynı masaya bile oturamayacak sadece biraz sabret''(asla sabretmedim, asla sabretmem) yani ayı-dayı metaforunda ki dayı oldukları için) ya da sonradan görme bir toplulukta, sonradan gören şahıs o kişide biraz da olsa kendini gördüğünü zannettiği için onu koruyordur.(iki türlüsünü de hiç es geçmedim) ve süreklilik gösterecek şekilde ''sen ne diyon lan'' ile sonuçlanan bu sohbette -çünkü kaçacak yeri kalmamıştır, kelimelerin yerleriyle oynayarak ve birazda sosyal hafızanız güçlüyse yalanlarını kronolojik şekilde sıralayarak piç edebilirsiniz karşınızdakini- onu bir de fiziksel olarak döverseniz(kötü bir semtte doğup büyüdüğüm için aileme teşekkür edecek değilim) bırakın kendinden eminliğini, ''sen göreceksin lan'' diyerek giderler.

bu şekilde mi olmak istiyorsunuz ?

''işinizle ilgili biraz çalışın(herbolog), çokcana yalan söyleyin ve zorbalık yapın. ''

özgüvenlerinin kaynağı bilgi değil de; ''refleks'' olan standart insan davranışıdır bu. çünkü toplumsal yaklaşımlarda özgüven bilgi ile değil güç ile gelen bir tanımdır. Birisi hem güçsüz hem de özgüveni yerindeyse o özgüven değil pis gurur ile nitelendirilir ki, bu bahsini ettiğiniz karakter yaklaşımında pis gurur bile yok, çokcana kımıl kımıllık ve yavşaklık(hakaret değil, başka kelime bulamadım) barındırır.

Sonradan olmaz. Ozguvenle de ilgisi yok. Şeytan tüyü var dedigimiz insanlar her zaman ozguvenli olmayabiliyor. O başka bir olay. Dışarı yaydığın enerji ile ilgili tamamen. O da kendiliginden var olan bir sey zaten. Ama verdigin ornekler şeytan tuyu icin birebir örtüşmüyor.

Edit: heh demek istedigimi @mete kudur aciklamis. Sen onun anlattigi gibi birinden bahsetmişsin. Şeytan tüyü bir anda kendini sevdiren, kendine has çekici bir ışığı, enerjisi olan, tam olarak tanımlayamadigin ama özel bir yanı olan, kabul edilemez yonlerini bile bir sekilde ( onun bir tavri ,kendini pazarlamasi sonucunda degil) kendiliginden kabul ettigin kişilerde vardir.

doğuştan gelen değil de küçük yaşlardan itibaren oluşan özgüven kavramıyla ilgili. bunu da sonradan neden özgüvensiz olduğunu keşfederek ve üstünde çalışarak başarabilirsin ama kolay değildir.
bir de başka insanları pek sallamayacaksın.
ayrıca ülkemize özgü olarak; bağıran çağıran, hafif çirkefe yatan, sürekli haklı olduğunu düşünen insanları haklı bulma gibi bir durum var

Aslında böyle bir insan da olmak istemiyorum ama her gün örneklerini gördükçe zoruna gidiyor insanın. Tiple de alakalı bir şey ama insan neden kendi hemcinsine güzel/yakışıklı diye ona iyi davranır ki? Bazen nedenini biliyorum, sırf o kişinin çevresinden faydalanabilmek için yapıyorlar.
Ama bazı insanlar tipten bağımsız konuşmalarıyla da etkiliyor, insanına göre cümleler, kelimeler seçiyor. Böyle bir insan sonradan olunabilir pek tabi.

DNA işi sonradan zor dostum.

Benimle calisan boyle bir kadin var.kadin herkesin arkasindan inanilmaz igrenc yorumumlar dedikodular yapip sonra da onlarla asiri samimi oluyor.bence igrenclimten baska bir sey degil.neticede herkes onu cok seviyor cok dilli konuşkan ama bes para etmezin biri.tabii bunu onlar biliyor mu bilmiyor.işini yürütüyor mu yürütüyor.karaketer meselesi bu karaktersizligi kendine kabul ettirirsen neden olmasin.

specific olarak macbook lazım degilse o parayı verme
tavsiyem odur

@kingcyrax: spesifik olarak macbook istiyorum xcode için.

kanka 2011 model bi bilgisayara o kadar para vermen saçmalık, 11" mid 2012 macbook airlar 1300 lira civarına satılıyor, bağla herhangi bi monitör kullan tepe tepe, xcode için böyle biş ialmana gerek yok

Ram 1gb diyor ve 3bin tl diyor yuh!

ram'in 1 gb olma ihtimali yok sanırım, 2010 var bende en düşük 4gb idi o zaman alırken. o 250 normal hdd herhalde, ssd değildir. ram ve ssd takılabilir buna yine de zor adam olur, çok pahalı bence. muhtemelen i7 de bir veya ikinci nesildir. değmez.

@passion rules the gam mac'lere ssd ram falan takılamıyor, hepsi anakartla bütünleşik diye biliyorum.

@sedat peker in yegeni eski serilerde bütünleşik değil, 2013 mü ne o yıldan itibaren bütünleşik oldu sanırım. 2011'de takılabiliyor.
www.youtube.com

@passion rules the game tamam o zaman saygılar. ama dracox sen yine de bunu alma.
bende macbook air 2014 başı var, onu bile 3bine satamam :/

@passion @sedat

ben de ram 1GB yanlış yazmışlardır diye düşündüm. o zamanlar !GB yoktu büyük ihtimalle. sonuç olarak bana da biraz pahalı geldi.

Şahsi fikrim: 3.50'nin altına inecek. ytd.

bu işlerin mantığı kademeli alım yapmak.

elinde 4x para varsa yatırım yapacak. x'i için 3.54'ten alacaksın. sonra 3.51'i bekleyeceksin. 3.51'e düştüğünde diğer x için de dolar alacaksın. sonra 3.48'e düşerse diğer x'e de alacaksın. son x elinde kalsın ama hep bence.

satarken de aynı mantık.

böyle kazancımız maximum olmuyor belki ama kaybımızı minimuma indirgiyoruz.

ben mesela 3.59'dan ve 3.56'dan aldım. 3.52-3.53 aralığına düşerse bi kademe daha alacağım.

55 oldu ulan :'(

almadım pişmanım :(((((

Albatros pek hoş değil. Kız olsa Gülşen olabilir.

@gotic öyle karar vermişler

öykü

Zumrud-u anka kusu olsun oglanin adi da. Ne sikimsonik isimdir o.

ebabil.

Kumru.

kız da pelikan olsun.

edit: şaka yapmadım.

ya ciddi ciddi çocuğa albatros ismini koymak büyük gerizekalılık. getir yüzlerine de söyleyeyim. albatros nedir ya? bu çocuk büyüyecek o evden çıkacak, iş ve okul hayatı olacak. bu ne biçim bi düşüncesizlik. kıza da alcatraz koysunlar tam olsun.

@elo annesi çok karizmatik bulmuş bu ismi, bana da ilk başta değişik gelse de kulağım alışınca hoşuma gitmeye başladı.

ya söylemesi bile zor. allahım. yazık bu yeni nesile. orjinal olucaz diye nerde skimsonik isim var uyudurup koyuyolar.

Doğa.

batlamyus

@cutie pie annesi 1-0 önde başlayacağını düşünüyor hahah

www.nhptv.org

Annesi su kusun ismini koydugunun farkinda mi acaba??


Neyse. Kizin adi ece olsun

yorum yada yankı

Martınur olabilir

resmiye olsun, rahmetli babannemin adı.

Ülgen-Erlik (bunu her isim şeysine yazmazsam olmaz)

Halikarnas koysun kiza da

kız: yasemin
erkek: çınar

@gneral
ahıahıa martınur'a gülüyorum yarım saattir asdhgasd

Deniz olsun bari,evin Albatros isimli oğlunu dengeler sakinleştirir zira o isimle hayatı zor olur.

mavi

kardeş albatros nedir? değişik olacağız diye de çocuğa mal bir kuşun ismi verilir mi?
arkadaşınla konuş, kuşun tipini falan göster. onların kulağına güzel gelmiş olabilir ama "pelikan" koysanız aynı ciddiyet derecesinde olur söyleyeyim.

Ali baran koysunlar bari, biraz yaklaşık.

tayfun - yıldız

---------------

albatros kötü bir isim, kıza da saka mı koyacaksınız yani?

kumru, marti, suna gibi kus isimlerinden devam edebilirler.

albatros diye erkek adi var, eskiden meshur bir spor spikeri vardi, "albatros sulus". cok da gocunmaya gerek yok. ama turkiye'de bu ad "gavur musun?" filan gibi sorulari, sorgulamalari getirebilir tabii.

bence fena isim değil ya albatros, kendisi en uzun süre dinlenmeden uçabilen ve en büyük kanat açıklığına sahip kuş, dünyada en karizma bulduğum hayvanlardan. kendine şarkı olarak da www.youtube.com bunu seçer xd

kıza eftelya ismini versin, dünyada en sevdiğim kız ismi anlamı da denizkızı erkeğin adı deniz kuşu kızınki de deniz kızı olur anlamlı bence

Müzeyyen

albatros ne ya balık restorantı ismi gibi asdfgh
deniz ve derya koysunlar gitsin ikisi de unisex isimler karıştırılsalar bile bişey olmaz.

Puhu

khalesi koysunlar.

Albatros cok kötü +1
Kıza da hüma koysunlar, zümrudüanka kuşu manasında.

albatros korkunc bır fıkır, yazık ya cocugun ıtıraz hakkı da yok.

devekuşu.
kırlangıç.

albatros ne ya, millet kafayı yedi iyice.

açelya ismi üstünde duruyorlarmış
albatros-açelya

Ancient Mariner olabilir, hem edebiyat biliyoruz biz, enteliz diye hava atarlar.

Albatros çok kötü isim demeye geldim ben, önerim yok.

madem kıza da krizantem falan koysunlar, açelya çok sıradan olmuş :D

lütfen arkadaşınızı ikna edin. çocuğun hayatıyla oynamasın. albatros ne yahu?

flamingo +1

albatros demeye geldim ama erkek olana koymuşlar :)))

kız için bi fikrim yok.

Albatros cidden kötü, söylemem lazım.

Kızın ismi "alçin" olabilir (bence bu da kötü ama uyumlu diye söylüyorum:p), kırmızı renkli bir çalı kuşunun ismiymiş.

yav ne abarttınız şu albatros ismini? bana da ilk başta garip gelse de şu an oldukça karizmatik geliyor kulağıma. doğan, şahin, kartal, serçe, kumru vs. koyuyorlar da albatros neden olmasın. ben çocukla dalga falan geçileceğini sanmıyorum, o yaştaki çocuklar dalga geçmek istiyorlarsa her şeyler geçerler.
illa ahmet, mehmet, hüseyin mi olmalı?
açelya da hoşuma gitti benim. gerçi ç'li olmasa iyiymiş.
@peggy çinli çunlu isim sevmediklerini söylemişlerdi. alçin isimli birini ben de tanıyorum

Bana kötü geldi valla:) nickname gibi veya ne bileyim otel ismi gibi, öyle bir izlenim verdi yoksa tabii ki herkes çocuğuna istediği ismi koysun:)

Tuna nasıl? tuna ismini severim, hem balık ismi hem de nehir.

Ülgen'i de sorun :(

ayşe.

ben de isime bu kadar takılmasına uyuz aldım açıkçası, klişe isimler mi versin herkes. mesela ben de bi çocuğua mehmet ayşe fatma hüseyin gibi isimler verilmesine uyuzum. babam öyle bi ad verse bana "lan bunlar da beni hiç sevmeden yapmışlar herhalde, doğru düzgün isim bile düşünmemişler mehmet diyip geçmişler" diye düşünürdüm belli bi yaşa gelince.

bu duyuruya ciddi örnek verilen isimlerden çoğundan daha güzel bi isim bence albatros.

güntülü. gündüz düşü demek, bence çok tatlı bir isim.

erkek olanınkine bir şey diyemiyorum. yapmasın etmesin. belki ilerde karizmatik durur ama garibimin okul hayatını düşünmek istemiyorum. çocuklar çok acımasız oluyor. bunu bir düşünsün gerçekten.

bizim mağarada bakkal var. abi 5 lik yapar mısın diye uzatıyorum. sağolsun kırmıyor.

sizin gezegen neresi bilmiyorum ama ufak esnaf diye bir kavram var. yardımcı oluyorlar.

30 küsür lira bozuk parayı dövize tümletmiştim.

Benim eczacı arkadaşın çok ihtiyacı oluyormuş bozuk paraya. Kumbaramı kendisine teslim ediyorum direkt, çok mutlu oluyor :)

Markette bütünletirdim çok sevinirdi kız şimdi oraya uzağız minibüs şoförü komşu var ona çok lazım oluyormuş o bütünlüyor.

gün içinde bin tane bozuk para nasıl birikiyor? esnaf mısın?

adam bozuk parayı nasıl tümletirim diyor. esnaf olma ihtimali nedir ?

@liriamer
var öyle eksantrik esnaflar.

1 senede biriktirdiğim 1200 tl civarı bir meblağı bankaya götürmüştüm. Gişedeki kız yanındakine haftasonu gittiği küçük tatili ballandıra ballandıra anlatıyodu, bozuklukları görünce modu bir anda düştü, benden sonra da işi bırakmıştır belki kimbilir.

zet.com'da tasarımcıların ürünleri oluyor. belki oraya bakabilirsin.

bana göre kalantor ayakkabısı ama farklı tarzlarda kullanılabiliyor, zaman zaman hoşuma da gidiyor. vasatın üstü. marinada 13+m teknen veya hipster sakalın varsa al.

bildiğin timberland model işte.
gayet güzel ve kullanışlı.
bu ayakkabının herhangi bir tarza ait olduğunu söylemek yanlış olur.

yazın giyilebilecek, rahat güzel ayakkabı işte.

korben +1

daha uygun bulabilirsin belki başka markanın. hepsi aynı hemen hemen. ama güzelmiş rengi filan.

al divaresse her zaman iyidir..

bence de alınır. divaresenin kalıpları iyi oluyor.

happy moons.
kadıköyde muhtelif noktalarda şubeleri var.

yoğurtçu'ya inerken de sahile giderken de çok tatlı kafeler var, dışarıdan pasta getirme niyetindeyseniz çoğunun sorun edeceğini zannetmiyorum. zevkinize göre bir yere oturabilirsiniz. sahile giderken polka, yoğurtçuya inerken mitte aklıma ilk gelenler.

Moda dodo ,Pedro,onun sırasındaki yerler.
www.zomato.com
www.zomato.com

www.kadikoylife.com

zoo'yu tek geçerim.

my chef

Daha az verdiklerini düşünüyorlar bu da mutlu ediyor onları.

ben de taksiti sevmem ama daha mantıklı aslında, sonuçta hemen ödeyeceğin para senin elinde kalıyor ve o parayı değerlendirebiliyorsun.

kaç ay kullanacaksam, o kadar taksit olmalı ki ödemeler dengesi şaşmasın. diyelim ki yazın giyeceğiniz 10 tişörtü şimdi aldınız. bunu 4 taksit yaparsanız her ay olması gereken tutar çıkar cebinizden.

şirketler de böyle yapar. bir ödemeyi birden fazla ay için yapmışsa peşin ödenen gider hesabına kaydeder. her ay aylık giderini yazar ki, gelir gider dengesi şaşmasın. dalgalanma olmasın.

Ayda 2000 lira harcama yaptın ama 1500 tl kredi kartına ödedin diyelim, ödeyemediğin kısım için faiz uygulanıyor. Eğer taksit yaparsan faize dahil olmuyor o kısım (hepsini taksitlendirdiğini varsayarsak)
Ama tabi sonraki aylarda da ucunu kaçırırsan bir anlamı olmuyor bu hesabın :)

ben de taksit yapmıyorum zaten kartım yok ki :)
ama mesela bazı yerlerde peşin ödersem indirim alabiliyorum iyi oluyor.
bazı kurumsal yerlerde ise hiç oluru yok. o zaman genelde kardeşim filan oluyor yanımda o kartla alıyor -puan biriksin diye. ben ona peşin veriyorum.
şu var:
ben maaşlı çalışan değilim gelir-gider zaten karışık. ama maaşlı çalışıp herşeyi karttan çektiren kişiler için taksit normal olabilir.

Ben bi defa bulastim herhalde aliskanlik yapti taksit yöntemi. Aslinda senin dedigin mantikli... Nakit çalışmak en sağlıklısı...

aynı şekilde. öder geçerim düşünemem onu aylarca. şimdi klima alacağım, ele geçecek toplu parayı bekliyorum ay başında. zaten kart da yok.

örneğin 10,000 liralık mal aldık diyelim, tek çekim alırsak 10,000 tl direk gidecek ama 5 taksit yaptırıp direk vereceğimiz parayı faize koysak.

-ilk ay 2,000 tl verdik 8,000 elimizde kaldı bir ay faize koyduk 72tl faiz,
-2000 daha verdik kalan 6000'i koyduk 54 tl faiz,
-2000 daha verdik kalan 4000'i koyduk 36 tl faiz,
-2000 daha verdik kalan 2000'i koyduk 18 tl faiz,
-2000 daha verdik ve borç bitti.

toplam kar:180 tl

edit: faiz oranını azıcık yüksek tutmuşum 170tl de sen ona

ben de bambambamm ödüyorum normalde. ama şu an ev düzdüğümüz için her şeye taksit yaptırıyorum malesef :(

İğneada taraflarında kamp alanı yazıyordu. Arabayla geçerken görmüştüm.
İlçe merkezine de arabayla 5 dakika falandı. Ormana da yakındı.
Uzak dersen de google maps'te kamp alanı diye arama yaptım bu çıktı : prntscr.com

bu haftasonu biz kalabalık bir grupla iğne adaya gidip kamp yapıcaz, o yüzden pek sessiz sakin olmayabilir :)
şaka bir yana oradaki koyların geneli tam aradığınız yerler. biz de bu sebeplerden sık sık orayı tercih ediyoruz. tavsiye ederim.

Herkes batıdan öneri vermiş, doğuda da çok güzel yerler var. Anadolu yakasındaysan köprü trafiğiyle uğraşmadan Kocaeli/Sakarya taraflarına doğru sürebilirsin.

Önceki sene Kartepe milli parkın içinde sote bir yer bulup kamp yapmıştık. Geçen sene de İnönü Yaylası'nda kamp yaptık bu zamanlarda ve bizden hariç bir çadır daha vardı koca yerde. Yine o taraflarda Menekşe Yaylası falan da var.

Inonu, menekse, delmece yaylalari, izmit sakarya taraflari yani
kastro, kiyikoy, igneada taraflari
daha yakin dersen sile agva taraflari, hacilli koyu, teke koyu, sile aglayan kayalar, belgrat ormani, terkos golu, ciftalanda gol kiyilari

interstellar
doctor strange
the revenant
the imitation game
minions (animasyon)
arrival
the jungle book (animasyon)

hepsini son 3 yılda sinemada büyük keyifle izledim,tavsiye ederim

mobil edit yapamadım listeye şunu da ekle ++++
Nocturnal Animals

Whiplash, Gone Girl, The imitation game, The Theory of Everything

dell xps13
param olsa hemen alıcam :/

bütçe varsa lenovo thinkpad serisi, hp veya dell'in profesyonel iş kullanıcı için yaptığı seriler.

daha düşük bütçe için oyuncu laptopları lenovo Y50-70 gibi.

Tinderli duyuruyla dalga gecmeli duyuru degil bu arada bu, gayet ciddiyim.

Fossil al bence. Zaten şu dkny, lacoste, armani falan genelde fossil'e yaptırır iç mekanizmasını, öyleyse eğer tipini beğendiğin saatin iç mekanizmasını öğren, fossilse al. Gibi.

Az daha ver;
www.konyalisaat.com.tr

Gerçi az araştırmayla daha ucuza da bulursun.

urun.n11.com

urun.n11.com

urun.n11.com

mesela : www.dailymotion.com

izlemediysen,
planet earth, human planet serileri iyidir.

salt of earth
winged migration
internet's own boy
samsara
sicko
food inc
to be and to have
capitalism a love story

Human
History of the world in 2 hours
Life after people
The secret life of chaos

Türk Hava Yolları belgeseli: www.youtube.com

fed up

2.Dünya Savaşı ile ilgili en iyi belgesel:

www.youtube.com

Plaket earth 2 çıkmış

Planet Earth 2.

Excuse my English.

Karınca transplantasyonu.

Belgesel eskişebir ormanlarından aldıkları kızıl orman karıncaları Antalya ormanlarına nakletmeyi anlatıyor. Organ nakli gibi bir şeydi.
Türk yapımı.
Yönetmeni: Sadi Akçakaya
Nedeni niçini belgeselde.

Bulabilirsen trt belgesel youtube kanalına bak.


Birde yine trt belgeselin sesten müziği var. Müzikle ilgilenmesen bile kültürel anlamda çok şey katar.

Planet earth özellikle 2 aşmışlar.

Samsara var güzeldir.

Sanırım samsaranın birincisi baraka var birde...

air crash investigation izleyebilirsin sondan başa doğru
bu arada gordon freeman'ın tanrı ile ilgili belgeselleri hoş.

who killed the electric car?
capturing the friedmans.
baraka.
the two escobars.
bowling for columbine.
the king of kong.
the thin blue line.
blackfish.

hepsi birbirinden muazzam.

Tabu'yu tavsiye ederim, kimin yaptığını hatırlayamıyorum ama.
Üniversite öğrencilerine tabu oynatıyorlar, teknik olarak belgesel/kısa film bundan ibaret ama bazı kelimeleri anlatmak için seçtikleri açıklamalar şok edici. Atıyorum "eşcinsel" kelimesini "benim korktuğum i.neler" diyerek anlatıyor, arkadaşları da biliyor vs. Ülkenin sosyal algılarını göstermek açısından çok iyi.

(bkz: the jinx)

uygulamadan olmuyor ama instagam.com'dan girdiğin zaman profili düzenle dediğinde çıkıyor.

uygulamadan yapmadım zaten pc'den girip yaptım. basıyorum dondur a şifre soruyor giriyoruz okey diyor ana sayfaya atıyor. aşırı saçma bir şey. ilk defa böyle bir şey görüyorum.

hee bilemedim o zaman, ben yaptığımda olmuştu.

google'a instagram hesap dondur yaz, linkini bulursun. ben o şekilde yapmıştım

Biz alirken verilen tek hediye bir bardak cay olmustu.

çeyiz paketleri var, bozdolabı, çamaşır mak, bulaşık mak. gibi. daha ekonomik oluyor o sekilde.

biz geçen buyaka arçelik'ten beyaz eşyamızı aldık. hem çeyiz indirimi oldu hem de tatil hediye ettiler.
beko'da da çamaşır bulaşık buzdolabı alana kurutma makinesi hediyeydi.
hotpoint'te de küçük ev aleti hediye ediyorlardı ya da indirimli veriyorlardı.

Hepsini muhtemelen bir yerden alacaksın, ki öyel yap.
Çatır çatır pazarlığını da yap tabi.
Fiyatı anlaş, sonra da az biraz yüzsüzleşip direkt hediyeni iste.
Ciddiyim.

sahan seti vermişlerid bana. elden çıkarmak için satışa sunulan bi üründü ama o yüzden olabilir.

urun.n11.com

Öncelikle erkek tarafı neyse diye bişey yok, en az 5-10 tane benden çok daha ateşli kadınlarla seviştim. Cevap olarak ise, ihtimal vermiyorum. Anormal.

gayet normal bir durum.

1 gün yapmazsa triplere girilmesi bana göre biraz saçma. ama her gün yapılabilir tabi neden olmasın.

kız tarafının coşkun olması niye enteresan? siz sanırım seksi erkekler istiyor diye yapılan ve kadının da katlanması gereken bir şey olarak görüyorsunuz. şaşracaksınz ama kadınlar da seks yapmaktan çok hoşlanıyor aslında =)

imkansız değil ama biraz ütopik, başarılarının devamını dileyelim napalım.

bu arada bir yıldır mı birlikte oluyorlar acaba bu da önemli bir kriter.
5 sene sevgili olup sevişip hala böylelerse tebrik etmek gerek.

Çok standart bir durum değil ama olmaz diye de bir şey yok.

sallıyor kanımca. böyle şeyler kasanlar genelde evliliklerinde çok mutsuz oluyorlar. evlilik iki şirketin ortaklık yapması gibi oluyor. şehvet, aşk, ihtiras bir süre sonra yalana bağlar. bağlamayıp canlı tutuyorsa, bunu anlatan bir kitap yazsın, zengin olur.

Yani 1 senede ortalama 400 sefer birlikte olmuşlar.. gerçekten inanılmaz rakam.
harcanılan enerji depolanabilseydi ülke olarak enerji açığımız kapanır sanırım :)

normal değil, ama mümkün. tabii yaşlar da önemli. 20li yaşların başındalarsa öğle aralarında kaçıp sevişiyoruz deseler yine inanırım.
eğer anlattığı kişi de kız ise (yani siz) biraz kıskandırma durumu var gibi de olabilir.
ben bunu 1 yıl yaptım ama bazen "ulan o kadar gün yaptık bugün boş geçmesin" ya da "bugün yapmazsak soğudum zannedecek" gibi motivasyonlarla çoğu kez zorla yaptım. daha sonra konuştuğumuzda aynı bakış açısının kız için de geçerli olduğunu öğrendim. çoğu zaman o da "lan yapmazsak ayıp olur" gibi düşünüyormuş :) o kadar zahmete boşa katlanmışız.

@elestirman ben de bazen öyle düşünmüyor değilim :)

@jeoparty iyi fikir :D:D
@duyulmasi gerektigi kadar,
@gazozailacatmauzmani,
@arnold schwarzeneger,
@hayati cozemeyen adam teşekkür ediyorum görüşünüz için.
@istanbul kanatlarimin altinda öyle tabi ki, sadece anatomik farklılıkları ve günlük iş yorgunluğunu hesaba kattım :)
@kaputt 1 buçuk senedir aktifler sanırım.
@pisekar v2 bazen ben de salladığını düşünüyorum. çok tuhaflar. :)

karşındaki kişiyi ne kadar tahrik edici bulursan bul, libidon ne kadar yüksek olursa olsun beraber yaşamaya başladıktan 2-3 ay sonra insan seks yapmak yerine porno izleyip mastürbasyon yapmayı daha zevkli ve zahmetsiz buluyor.

bence bahsettiğin arkadaş mutsuz ve kompleksli. çünkü anlattığı şeyin gerçek olma ihtimali yok.

@tendra van case ne kadar iddialı bir yorum olmuş. ihtimal yok demeyelim isterseniz. sonuçta herkes siz değil.

ayrıca seks varken mastürbasyon da neymiş.

@istanbul kanatlarimin altinda,

aynı evde bir kadınla 3 aydan fazla yaşadın mı?(erkek olduğunu varsayarak söylüyorum)

yaşamadıysan eğer yorumda bulunmaman gerekir.

Gençlikte olur öyle.

İstanbul'un aynısı; ama kalabalık ve trafik açısından daha cezbedici. Gebze'ye taşınmayacaksındır umarım.

gölcük'e falan yerleşmeyeceksen izmit'in hava kirliliği açısından istanbul'dan hiçbir farkı yok, hatta muhtemelen daha bile kirlidir. istanbul'da plazası şusu busu bol. izmit direkt sanayi şehri, her yerinden pislik çıkıyor. temiz, kendi halinde, güzel ilçeleri de yok değil ama izmit merkez falan istanbul'dan farklı değil.

gebze'ye girmiyorum bile.

yok, yukarlara. orman kenarı gibi görünen yerler var, fevzi çakmak mı ne.
izmit merkez filan değil, yukarısını diyorum.

İzmit'in havası son on yıldır b.k gibi. İzmit göç nedeniyle çok iğrenç bir şehir oldu. Bir yerlisi olarak ben bile buradan gitmeyi düşünüyorum. Tavsiye etmem. Bağçeşme gibi yerler daha temiz sayılır ama günün 12 saatini şehir merkezinde geçireceksen bunun pek önemi kalmıyor.

semt olarak tavsiye edebileceğiniz bi yer var mı? istanbul'a ulaşımın kolay olması öncelik, o yüzden..

Harikalar Sahili denen yer 60 Evler oluyor. Liseyi orada okudum. Güzel bir yer. Derince Limanı'na çok yakın olduğu için Kurban Bayramı zamanı yurt dışından gemiyle gelen hayvanlar yüzünden tüm sahil ahır gibi kokuyordu. Son zamanlarda aklıma hep bu geliyor. Normalde yazın güzeldir. Dört yılım geçti orada. Sakin bir yer. Körfez de olabilir.

yuvacık fln güzel ama şehre uzak. ben yahyakaptanın otogara doğru olan tarafındaki sitelerde oturuyorum memnunum burdan. istanbula ulaşım da kolay yahyakaptandan ve %81 hayır çıktı burdan kafa yapısı öyle bir yer.

3 ay yahyakaptan otogar arkasında oturdum sonra koşar adım kaçtım şehirden. havası zaten bok gibi de geceleri o pakmaya fabrikasından gelen koku bile yeterli orda oturmamak için. bence izmitte çalışacaksan en mantıklısı sapanca-maşukiye tarafında oturmak ya da değirmendere taraflarında bi ihtimal.

@zikardo ben de senelerdir buralardayım ama hiç koku falan yok burda

@sta

nasıl yok koku yahu? 09/2016- 02/2017 arası ordaydım. hatta tam olarak evin yeri yuvam sitelerinin alt tarafı kandıra yolundan 500 mt içerisi. geceleri cam kapı açamıyordum, hele sabahları işe giderken o lastik fabrikalarının önünden geçerken olan kimyasal kokusu-aseton kokusuna benzetiyordum ben- her sabah midemi kaldırıyordu.

İstanbul'a yakın olsun diyorsan Gebze yerine en azından Darıca'yı tercih edebilirsin.

Özgür Şef ve Kassap var Moda'da. Bunun dışında Çiya var güzel. Kadıköy'deki Happy Moons'u ben sevemedim bir türlü. Aida var çok seviyorum mutlaka gidin.

rexx'e gelmeden bilmemne chef diye bir restoran var tam ismini hatırlayamadım şimdi (big chefs değil). Orası Happy Moons'un biraz farklısı gibi, fiyatlar da aynı. Tombik çorbaları var, çok meşhur.

express inegöl köfte ve pidesun var mis gibi. sürekli tikky mekanlarda takılmak istemezseniz eğer :)

Basta yı denesenize

Bir de ek olarak hamburger yemeyi seviyorsanız Mini Eatery mutlaka uğramanız gereken bir yer.

basta şu aralar kadıköyde yemek yenebilecek en iyi yerlerden ancak daha çok dürüm tarzı :) humus falan da varmış baya iyiymiş de henüz denemedim.

paul's lasagna var, lazanyaları hoşuma gidiyor.

fornello pizza'nın pizzası iyidir.

fiyatlar uygun, zomato'dan menülere bakabilirsin :)

Pidesun f/p acisindan mukemmel..iki kisi 40-50 lira arasi tutar.bastayi cok ovuyorlar, orayi da deneyebilirsiniz.

Moda'da Beppe Pizza'yı tavsiye ederim. Aşağıdaki linkten menüyü de görebilirsiniz.

www.zomato.com

zoo'yu yeni keşfettim, çok hoş bir yer.

4sq.com

modadaki kev güzel diyorlar. leman kültürden de ben memnun kalmıştım

bütçene uygun mu bilmiyorum ama dell xps13'ü araştırmanı tavsiye ederim.

@sedat bütçem maks 4500 tl dediğin ürün 2 bin lira kadar aşıyor galiba bütçemi önerin için teşekkürler